GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AMASYA
amasya
türkiye amasya
amasya türkiye
amasya resimler
amasya fotoğraflar
amasya manzaralar
amasya görüntüler
amasya haber
amasya harita
amasya video
amasya spor
amasya ulaşım
amasya iklim
amasya kurt boğan
amasya ilyas efendi
amasya turizm
amasya otel
amasya yurt
amasya pansiyon
amasya konaklama
amasya konut
amasya emlak
amasya daire
amasya arsa
amasya araç
amasya toki
amasya lojman
amasya kiralık
amasya satılık
amasya sağlık
amasya hastahanesi
amasya devlet hastahanesi
amasya valiliği
amasya belediye
amasya nüfus
amasya emniyet
amasya maliye
amasya işkur
amasya trafik
amasya meb
amasya eğitim
amasya okul
amasya kurs
amasya lisesi
amasya ekonomi
amasya sanayi
amasya ticaret
amasya tarım
amasya hayvancılık
amasya dağları
amasya çağları
amasya akarsuları
amasya gölleri
amasya doğa
amasya dernek
amasya koperatif
amasya yemekleri
amasya gezi
amasya tatil
amasya kültür
amasya sanat
amasya
amasya
türkiye amasya
amasya türkiye
amasya resimler
amasya fotoğraflar
amasya manzaralar
amasya görüntüler
amasya haber
amasya harita
amasya video
amasya spor
amasya ulaşım
amasya iklim
amasya kurt boğan
amasya ilyas efendi
amasya turizm
amasya otel
amasya yurt
amasya pansiyon
amasya konaklama
amasya konut
amasya emlak
amasya daire
amasya arsa
amasya araç
amasya toki
amasya lojman
amasya kiralık
amasya satılık
amasya sağlık
amasya hastahanesi
amasya devlet hastahanesi
amasya valiliği
amasya belediye
amasya nüfus
amasya emniyet
amasya maliye
amasya işkur
amasya trafik
amasya meb
amasya eğitim
amasya okul
amasya kurs
amasya lisesi
amasya ekonomi
amasya sanayi
amasya ticaret
amasya tarım
amasya hayvancılık
amasya dağları
amasya çağları
amasya akarsuları
amasya gölleri
amasya doğa
amasya dernek
amasya koperatif
amasya yemekleri
amasya gezi
amasya tatil
amasya kültür
amasya sanat
amasya
Hitit belgelerine göre Amasya’nın bilinen ilk adının Hakmiş [Khakm(p)is] olduğu sanılmaktadır. Bu isimin Perslerin Amasya’yı fethine kadar devam ettiği değerlendirilmektedir.

Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Amasya adı herhangi bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir.
AMASYA İLİ TARİH
AMASYA KALKOLİTİK ÇAĞ

AMASYA İLİ TARİH
AMASYA KALKOLİTİK ÇAĞ
Amasya sınırları içerisinde Kalkolitik Çağ'a ait önemli bazı yerleşmeler arasında Amasya merkez Ovasaray Köyü Hamam Tepesi Höyüğü, Sarımeşe KKünbet Höyük, Keşlik Köyü Koşapınar Höyük ve Ayvalıpınar Köyü Ayvalıpınar Höyüğü ile Suluova ilçesi Kanatpınar Köyü Devret Höyük ve Deveci Köyü Yoğurtçu Baba Höyükleri sayılabilir.

Mahmatlar Höyük, 1949 yılında defineciler tarafından kaçak kazılar sonucu tahrip edilmiştir. Burada bulunan eserler daha sonra resmi makamlarca ele geçirilmiş olup altın, gümüş ve bronzdan oluşan bu eserler Hatti Uygarlığı'nın önemli eserlerindendir.
Frigler M.Ö. 676 yılında Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerler’in şiddetli saldırıları karşısında dayanamayarak kısa sürede güçlerini kaybetmiş ve yıkılma sürecine girmiştir.
AMASYA KİMMER--İSKİT DÖNEMİ

AMASYA KİMMER--İSKİT DÖNEMİ
Kimmerlerin yaşadığı çağda İskitler de tarih sahnesinde görülmektedir. Zaten Herodot’un da ifade ettiği gibi; İskitler genellikle Kimmerler'in yerleşim yerleri üzerine yerleşmişlerdir. Bu nedenle Amasya ve civarındaki Kimmer egemenliği sonrasında İskit egemenliği görülür.
AMASYA DEMİR ÇAĞI MED--PERS DÖNEMİ

AMASYA DEMİR ÇAĞI MED--PERS DÖNEMİ
Büyük Selçuklu ordusunun 1071 Malazgirt savaşını kazanması üzerine Sultan Alparslan’ın mahiyetinde bulunan üst düzey komutanlar, Anadolu içlerine doğru akınlara başlamıştır. Bu akınlar sonucunda Anadolu’daki Bizans egemenliği sona ermiş ve kazanılan topraklarda, fetihleri yapan komutanlar Selçuklu Devleti'nin izniyle içişlerinde bağımsız beylikler kurmuşlardır.

Danişmendliler'in yaklaşık yüzyıl süren egemenlik dönemi Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın 1175 yılında Amasya’yı ele geçirmesiyle sona ermiştir. Böylelikle Amasya şehri ve civarı Selçuklu egemenliği altına girmiştir.

Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaeddin Keykubad, Moğolların bir tehdit unsuru haline gelmesi üzerine olası bir Moğol saldırısına karşılık komşusu Harezm beylerinin deneyimlerinden yararlanmak amacıyla bazı illeri onlara tımar (dirlik) olarak vermiştir.
Amasya bu dönemde timar olarak Bereket Han’a verilmiştir (1231).

Amasya bu dönemde timar olarak Bereket Han’a verilmiştir (1231).
Başkaldırının büyüyerek yayılması sonucu, Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246) ihtiyaten Kubadabad Kalesi'ne çekilir ve bu sırada Amasya Subaşılığına atanan Hacı Armağanşah hareketin bastırılması için görevlendirilir.

Selçuklu Devleti’nin 1243 Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilmesinden sonra Anadolu’nun neredeyse her yanı yağmalanmaya başlanmış ve Selçuklu Devleti yarım yüzyılı geçkin bir süre Moğollar tarafından yağmalanmış ve bundan Amasya’da etkilenmiştir.

İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın 1335 yılında ölümü sonrasında, İlhanlılar'ın Anadolu genel valisi bulunan Sultan Alaeddin Eratna bağımsızlığını ilan ederek Eratnalılar Devleti'ni kurmuş ve Amasya 1341 tarihinde Eratnalılar'ın egemenliği altına girmiştir.

Amasya aynı yıl merkezi Niksar olan Taceddinoğulları Beyliği tarafından işgal edilmiş, bir süre bu işgale ses çıkarmayan sultan Eratna, Mısır Memlûklu Sultanı Melik Nâsır’ın himaye ve desteğini sağladıktan sonra işgalciler üzerine emirlerinden Tüli Bey’i göndermiş ve bunun üzerine Tüli Bey Amasyalıların da yardımıyla Amasya ve çevresini Taceddin Doğanşah’ın elinden alarak bu işgale son vermiştir.

Bu dönemde; Zeyneddin Tüli Bey Amasya Emirliği yapmış, onun ölümünden sonra ise 1347 yılında Hacı Kutluşah Amasya Emirliği görevine getirilmiştir. Sonrasında ise Hacı Kutluşah’ın büyük oğlu Şahabeddin Ahmet Şah 1352 ortalarında Amasya Emiri olmuş, 1356 yılında ise, Emir Kebir Şücaaddin Süleyman Bey Amasya Emirliği'ni zorla ele geçirmiş, ondan da tekrar Şahabeddin Ahmet Şah 1358 tarihinde Amasya Emirliği'ni geri almıştır.

Sultan Eratna’dan sonra devleti yöneten sultanların zayıf olmaları ayrıca zevk ve sefaya düşkünlükleri devlet otoritesinin sarsılmasına ve görev yapan idarecilerin bağımsızlık fikrine kapılmalarına yol açmıştır. Bu yıllarda Amasya Emiri Hacı Şadgeldi Paşa da, kendi başına buyruk hareket etmeye başlamış ve daha sonra ise beyliğini ilan etmiştir.

Fahreddin Ahmed Bey de babası gibi Kadı Burhaneddin ile devamlı bir mücadele içerisinde olmuş, fakat bu mücadelelerden bir sonuca varamamış olması nedeniyle başka bir sancağa karşılık Amasya’yı, Osmanlılara vermeyi teklif etmiş, bunun üzerine 1393 yılında şehir Osmanlı idaresine girmiştir.

Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı'nda (1402) Timur’a yenilerek esir düşmesi ve sonrasında şehzadeleri arasında meydana gelen taht kavgaları üzerine, Fetret Devri olarak bilinen bu dağılma sürecinde Osmanlı birliğini sağlamaya çalışan ve bunda da başarılı olan Çelebi Sultan Mehmet, bu mücadele yıllarında Amasya’yı kendisine merkez edinmiştir.

Evler, bodrum üzeri tek kat ya da iki katlı olarak düzenlenmişlerdir. Bazı uygulamalarda birinci kat üzerinde bazı uygulamalarda ise ikinci kat üzerinde köşk olarak bilinen şahniş yer almaktadır. Genellikle avlulu ve bahçelidir.
Özellikle haremlik ve selamlık tarzda düzenlenmiş örneklerde bahçe ortada kalmakta ve konutlar dışa kapalı bir görünüm almaktadır. Bu dışa kapalılık diğer konutlarda bazen yüksek bir bahçe duvarı nedeniyle karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle haremlik ve selamlık tarzda düzenlenmiş örneklerde bahçe ortada kalmakta ve konutlar dışa kapalı bir görünüm almaktadır. Bu dışa kapalılık diğer konutlarda bazen yüksek bir bahçe duvarı nedeniyle karşımıza çıkmaktadır.
Mihrap, minber ve taç kapısı genel olarak sade olup beyaz mermerden özenli biçimde yapılmıştır. İhtişamlı taç kapısı, kitabesi, silmeleri, statikleri ile zarif ve özenlidir. Ayrıca ahşap pencere kanatları, 15. y.y. ahşap kündekari tekniğinin en güzel örneklerindendir.
MERZİFON BEDESTEN
MERZİFON BEDESTEN
Merzifon ilçesinin Gazi Mahbup Mahallesi'ndedir.1666 tarihinde yapılmıştır. Tümüyle dikdörtgen plânda olan asıl ibadet mekânı iki bölümden oluşmuştur. Tek kubbeli ana bölüme, kuzeyde kubbe ağırlığı, üç kemer ve iki paye üzerine bindirilmiş, böylece kuzey duvarı geriye alınarak, mekan boyuna olarak genişletilmiştir. Payeler arasında kalan kısımlardan orta bölüm yarım kubbeli büyük bir niş halinde, yanlar ise birer küçük kubbe ile örtülerek, esas ibadet mekânı ile birleştirilmiştir.
DOBAK CAMİ
Orta kısımdaki nişin yüksekliği yanlara göre daha yüksek tutulmuş ve tek düzelik ortadan kaldırılarak iç mekana değişik bir görünüm getirilmiştir. Asıl ibadet mekanının üzerini örten büyük kubbenin geçişi köşe trompları ile sağlanmıştır.

DOBAK CAMİ
Orta kısımdaki nişin yüksekliği yanlara göre daha yüksek tutulmuş ve tek düzelik ortadan kaldırılarak iç mekana değişik bir görünüm getirilmiştir. Asıl ibadet mekanının üzerini örten büyük kubbenin geçişi köşe trompları ile sağlanmıştır.
Dış cephesi, tamamıyla kesme taştan yapılmıştır. İbadet mekanının üzeri büyükçe bir kubbe ile örtülüdür. Sekizgen kubbe kasnağının köşe boşlukları yine sekizgen ağırlık kuleleri ile desteklenmiş ve estetik açıdan bir bütünlük sağlanmıştır.
DÖNERTAŞ CAMİ

DÖNERTAŞ CAMİ
1308-1309 yılında İlhanlı Hükümdarı Sultan Muhammed Olcaytu ve hanımı İldus Hatun adına yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı, açık avlulu, eyvanlı, kenarlarda tonoz örtülü mekanları bulunan tipik bir Selçuklu medrese plân şemasına sahip bir tıp medresesidir. Taç kapı giriş detaylarıyla ünlüdür.

Duvarları kesme taş, arasında tuğla hasıllıdır. Dikdörtgen planlı olup iki katlıdır. Yuvarlak kemerli kapısı güney yüzündedir. Avlu kalın kesme taş sütunlu revaklarla çevrilidir. Kuzey cephede revakların önüne yapılmış olan yan yana iki zarif çeşme hanın içine ayrı bir güzellik katmaktadır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder